Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

4 Ağustos 2010 Çarşamba

HERSEY LAZIM; HEPSI SART... (mi ? )

Bizimkilerin valizlerinden hic haber yok… Duvarlar bile ses veriyor da , kanatli atin harasindan cit cikmiyor... Hatta telefonlar bile acilmiyor...
Antonio bana kizip duruyor, “ben el bagaji ile gidelim demistim” diyor...

Sen sus diyorum “bak ucakta bile degilmissin duyduguma gore”...

Benim gidisime daha cok var ama niyetim yavas yavas hazirlanmak... Gunlerdir ortada duran valizi dolabin icine geri itip seyahat cantasini cikartiyorum.

Bizim kanatli atin guvenilirligi artik lekelendi bir kere... Bu yil bir pantolon bir gomlek gidilecek, orada birakilmis giysilerle idare edilecek, gerekirse pazardan, supermarketten, benzinliklerdeki outletlerden, gidilirse eger herhangi bir buyuk sehirden alisveris yapilacak...

Plan bu teoride... Pratikte asla islemez ve insan benim gibiyse “ah o guzelim siyah elbisem, pullu cantam, kemik gozlugum yok su yok bu dovunup durur...

Gozlukleri komodinin uzerine diziyorum... Buyuk, kucuk, cercevesiz, metal cerceveli, aynali camli, kopkoyu, apacik, turlu turlu gunes gozlugu... Ucuzu, pahalisi alinmis ta alinmis...

Ya ayakkabilar? Herkes kadin da ben degil miyim?

Ayakkabinin oldugu yerde beyin hucrelerim biraz karisiyor, gozum donuyor, muhakeme yetenegimi kaybediyorum...

Sapkalar ne olacak.. ? Mevsim yaz, gunes tepede, soyle efil efil bir elbise, ustunde bir ton koyu renginde bir sapka, bilegimde ayni renk kemik bilezikler cikip salinamiyacak miyim yani...?

Mayolar peki...? Her birinin kendine ait pareosu, ustunun sapkasi, altinin sipidik terligi, cantasi, cuzdani, esarbi, havlusu?
Tenis oynayacaksam (oynamam ya..) raketim, ayakkabim, pinokyo pantolonum arkada mi kalsin yani...?

Aksam ustleri icin minik elbiseler, aksam esintileri icin yumusak sallar, sabaha karsilar icin pamuklu hirkalar, sehire giderken, koyden gecerken, havuz basinda, deniz kiyisinda....

Hersey lazim... Hepsi sart... Onlarsiz nasil giderim...?

El valizi 8 kilo olacak... Valizin kendisi zaten 4 kilo...
Geriye kaliyor, bir pantolon bir gomlek, bir terlik, iki mayo...

Boyle mi yapiliyor tatil sizce de?

Crocs larini al da gel demisti bir anne gecen yil ogluna... Federico bana saskin saskin bakinca, plastik terliklerin markasi demistim... Duysalar bu soyledigimi "cahil" derler bana.. Ona plastik demezler, crocslight midir nedir, iste plastigin terletmiyeni...
Bizim evde epey bir dalga gecilmisti, herseyi markasi ile isteyerek... Tabagini uzat yerine “pasabahceni uzat, hirkani unutma yerine Hilfiger’ini aldin mi, bulasiklari makineye koy yerine arcopalleri Bosh'a yerlestirdin mi” filan diye...

Uzun zamandir farkindayim giyimle kusamla olan iliskimin yillar icinde nasil degistiginin...
Tiklim tiklim dolaplar, cekmecelerden tasiyor hersey... Almisim, hediye verilmis, vermeye de atmaya da kiyamamisim, bir baglilik, bir esaret gelismis ki ask olsun...

Boyle degildim eskiden... Tatile kucucuk bir canta ile, artik herkesin evine dondugu bir mevsimde gelir, iskelenin altindaki cikintiya elim kolum gazete dolu uzanir, arada annem puf boregi, ayran, tost, incir, taze ceviz getirir, verandaya sari bir bluz asarak eve cagrildigimin haberini verir, kaya baliklari gibi kipirdamadan, yosunlar gibi salinarak, ayak parmaklarim suyun icinde, butun hucrelerimle birlikte dinlenerek gecirirdim tatilimi...

Sacimi bile taramadan gecerdi gunler, bana kalsa mayomla uyuyabilirdim de, babam kizardi...

Giyinmek bir zevk, onemli, gerekli ne derseniz diyin... Belki degeriniz artar birilerinin gozunde elinizde 3000 euroluk cantayla pazarda dolasirken, ya da siz oyle sanirsiniz... Daha aldiginiz gun eskir hersey... Giyecek birseyim yok diye, ortada kala kalirsiniz...
Elbette onemli, elbette sosyal hayatin bir parcasi, elbette kendimizi ifade etmenin yollarindan biri ama sinirlayabildigimiz, kontrol edebildigimiz olcude...

Valizlerin umarim sadece “simdilik” olan kaybolmasi bana yeniden yeniden bu konudaki bagimliligimizi dusundurdu... Hicbir zaman tatile defile yapmaya giden biri olmadim ama, 10 cift ayakkabiyla gittigim zamanlar da olmadi degil...

Birseyler cok “akillica” gozukmuyor gozume nedense...
Hadi once aynada kendinize, sonra gorebiliyorsaniz eger ruhunuza sonra da gidip dolabiniza bakin bir kere...
Hersey lazim, hepsi sart, onlarsiz olmaz mi?

Ne dersiniz?
.
P.S: elbiseler 2011 kis modelleri, sirasiyla Chanel, Ferretti, Gucci ve Max Mara
4 Agustos 2010'Roma

7 yorum:

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

olur canım olur...
Onlarsız bal gibi de olur !!

AMA YA 'BENSİZ ' olurmu ? diye sorarım hep.
BEN-SİZ BİŞİCİK OLMAZ :)))))

BEN AYNADAKİ KADINI ^^ HER HALİYLE '' SE-Vİ-YOR-RUM.

Bu sebeple :
AL arkadaşım sen yine pabucunu, şappanı ! :)
şıpıdık mıpıdık nen varsa :)))

önemli olan tatili nasıl yaşamak istediğindir !
aklında kalacağına, bavulunda kalsın :)
Hem her şeyden kime ne ?
güzelim tatili geçirmek varken MEMLKETTE !!!

( sen başla koymaya:)
ben arada kolaçan edicem :)

Adsız dedi ki...

10 Days in a Carry-On - Enteresan, bakmanizi oneririm...

http://www.nytimes.com/slideshow/2010/05/06/business/businessspecial/20100506-pack-ss.html

Sevgiler,

Beste

beyhan dedi ki...

ANNE

Bırak kalsın masada ekmek
Testide su
Ayna puslu, pencere camı kirli
Bırak kalsın saçların dağınık,
Gözlerin uykulu.
Saksıdaki çiçek susuz, kedi
Yalını bekler bir köşede
Bırak kalsın meyve ağaçta,
Kırlangıç havada
Dama düşen ince yaz yağmuru...
Yoruldun artık, bütün gün
Didinip durdun
Toprak bile, gök bile, deniz bile
Bir yerde yorulur
Bırak kalsın süpürge duvarda,
Sabun kovada
Anne, gel yanıma otur.

Anneler günü şiirir gibi oldu ama hepsi şart değil iyi tatiller beyhan

mine dedi ki...

olacak olacak bir gün olacak kuşlar gibi özgür gideceğim heryerlere peşimden valizler elimden çantalar taşmayacak
kolaylıklar ve bol şans : )

Miskokulu Lezzetler dedi ki...

En nefret ettiğim şeydir tatil öncesi valiz hazırlamak. Çünkü gerekli olur neme lazım diye gereksiz o kadar çok şey alırımki .Her senede kendime söz veririm ama sözler geçmiş senelerde kalır size kolaylıklar diliyorum.Sevgiyle kalın

kara kitap dedi ki...

ben de cumartesi günü tatile gidiyorum.valizim küçük oğluşla benim eşyaları sığdırmam gerek.hiç makyaj malzemesi koymama kararı aldım.tatilde makyaj yok,şort tişört,terlik yeter.oğluşa ise tam takım,her türlü yedek eşya ,oyuncak vs.yani aslında bavulda bana pek yer yok.

Çiğdem Atabey dedi ki...

valla Mehtapcım, bi ton eşyayla gidip yarısını kullanmadan getirdiğim zamanlar da oldu ama, hepsini kullanıp ve de kirletip valizi direk banyoda boşaltmayı daha çok sevdiğimi farkettim.

Önemli olan da bu sanırım, hangisi daha rahat, keyifli ve güvenli hissettiriyor..

Bir de eşyadan bağımsız olarak kendini tam hissetmek var, filanca şapkam, falanca elbisem, bilmem neli ayakkabım olmadan da ben kendimi tam, yeterli, güzel ve de asıl KENDİM gibi hissediyor muyum.. Hani bundan gayrısı "çuval giysem yakışır" modu, yoksa bişeyim marketin ortasındaki sepetten alır bişey giyerim, BEN yine de BEN'İM..

yazdıkların bunları düşündürdü bana..

kucaklarım..